Sosyal Medya ve İfşa…

İnsan oğlu oldum olası hayatta her zaman bir sonraki en iyi şeyi arıyor. Her zaman olanın yerine ne olabileceğine odaklanıyor. Hayattan ne istediğimizi planlamak ve düşünmek önemli olsa da, çoğu zaman önümüzde olup bitenleri gözden kaçırıyoruz. Başkalarının ne yapıyor olabileceği ve sosyal medya hikayemizin ne olması gerektiği konusunda o kadar endişeliyiz ki, önümüzde olanı deneyimlemeyi unutuyoruz.

Hayatlarımızı kendimiz için yaşamayı bıraktık ve sosyal medya hikayelerimizle yaratabileceğimiz beğeniler için yaşamaya başladık.
Sosyal medyaya olan bu sürekli çekim yorucu olabilir ve çok miktarda strese neden olabilir. Bu sosyal medya çılgınlığıyla boğuşmak ve sosyal medyadaki varlığımızı takıntılı bir şekilde geçirdikten sonra gerçek hayattaki varlığımızla örtüşmediği zaman kendimizi bir boşlukta hissediyoruz.Ne yazık ki ben dahil her an hayatımızı ifşa halindeyiz. İfşa çağındayız. İfşa çağı insanlığa uygun değil.
Eskiden gezdiğimiz yerleri, yemek yediğimiz mekanları ve tatlarını beynimize işlerdik. Bir dostumuza, sevgilimize anlatarak, hayal kurarak yaşardık. Şimdiler ise tüm bunları sadece fotoğraflayarak ifşa etmek için yaşıyoruz. Bu nedenledir ki sanatçılar artık üretemez ve bizlerde anlatacak bir şeylerimiz olmadığından pekte konuşur değiliz. Budan ötürü sosyal medyadan ‘hayatımızı ifşa’ etmek bağlamında uzaklaşmamız elzem bir hal almış durumda.

Beğenilerden ve yorumlardan kim olduğumuzu hatırlamak için kendimize biraz zaman verelim. Sosyal medyanın en büyük yanı, sürekli olarak diğer insanlarla ilişki içinde olabilmemiz ve asla yalnız hissetmek zorunda kalmamamızdır. Bana göre bu bir yanılgıdır .Bu durum bizi ‘akıllı’ diye tabir ettiğimiz avuç içine sığan bir aletin çağdaş ve istekli birer kölesi haline getirmiş durumda.

Sosyal medya, insanlara ilişki durumumuz, ne yediğimizi ya da ne giydiğimiz hayatımızda neler olup bittiğini göstermek ve anlatmak, özelimizi ve mahremiyeti bu denli ifşa etme mecrası olmamalı. Elimizde bulunan bu cihazların bu kadar her şeye hükmetmesi üzerinde ciddi ciddi düşünmemiz gereken bir durum. Ama şunu dürüstçe söyleyebilirim ki bir şeyin benzersiz bir şekilde bana ait olduğunu ve yanında olduğum kişinin ne yaptığımı bilmediğini bilmek bana tuhaf bir heyecan veriyor. Sosyal medyanın baskısı olmadan kendimize bir şeyler yapmamıza izin vermek, olayı bütünüyle kendi başına deneyimlememizi sağlar. Güzel bir anı ya da kareyi instagramda paylaşmadığımız için endişelenmemize gerek yok, bunun yerine gerçekte neler olduğuna, nasıl bir duygu seli olduğuna odaklanabilmeliyiz.

İşe, kullanmadığımız hesapları silip ve daha önce özele dair paylaşımları temizlemekle başlamalı. Bazı şeyleri hayal gücüne bırakmak gerekiyor. Hayat birazda gizemli haliyle daha anlamlı.
Bunun, bir yazar ve sosyal medya kullanıcısı biri olarak,”sosyal medya temizliği yapın ya da kullanmayın” diye söyleyen biri için çılgınca geldiğini biliyorum, ama bu gerçekten önemli. Gözlerimizi bilgisayar ekranının parıltısından uzaklaştırmak gözlerimiz için gerçekten çok iyi. Aklımızı uyarılmaya bir ara verip ve düşünmeye yoğunlasmalıyız. Bir kitap okuyup ve hayal gücünü kullanmalı, bir dergiye yazıp ve yaratıcı enerjimizin akmasına izin vermeli. Kalemi kağıda dökmek için söylenecek çok şey var. Hayal kurarak ve bu mecrayı bu anlamda işlerlik kazanmak en doğrusu.

Biliyorum ‘kurtulun’ demenin çok kolay olduğunu. Ama zamanı zamanın böğrüne bırakmak gerek. An akışkan bir şey doğası gereği. Biz onu doğasından çıkarıp elimizdeki cihazlara hapsediyoruz. Her anımızı bu sosyal medya da belgelemenin bize bir şey katacağı yok. Ne yazık ki sosyaI media “ifşa çağını” başlattı.
Sosyal medyanın öğrenme ve fikir beyanı dışında bu kadar fazla özeli paylaşmaya açık olması tuzaktan başka bir şey değil.

Her anı paylaşmak insanoğlunda hafıza bırakmadı. Beynimiz işe yaramıyor artık. Gözlerimiz de ! Buna bir ayar vermediğimiz her an ruhumuzdan götürecek. Hayal ederek ruhu besleyemediğimiz zaman zehirlenerek yeni bir evreye bu da zevksiz, üretemez bir hale gelecek.
Başkaları için bir şeyler yapmayı bırakıp, kendimiz için bir şeyler yapmaya başlayalım.

Bir cevap yazın