Bugün insanlara hayattan daha çok keyif almaları için bir yol tavsiye etmiş olsam bu daha çok yola koyulmakla ilgili olurdu. Tatil yapmaktan ya da önceden planlanmış yola çıkmaktan bahsetmiyorum, daha önce hiç gitmediğiniz bir yola açık bir programla seyahat etmekten bahsediyorum; hayatın size yapamayacağınız fırsatların sizi beklediğini göstermesine izin vermek için.
Seyahat etmek birçok yönden kusursuz bir deneyimdir, acı tatlısıyla. Bizi bir yolculuk tutkusu ile yakalar ve ziyaret edilecek daha fazla yer, deneyimlenecek kültür, yenecek yemek ve tanışacak insan için özlem duymamıza neden olur. Seyahat etmek ne kadar harika olsa da çoğumuz dünyayı gerçekten keşfetmek için sonraki yıllarımıza kadar beklememiz gerektiğini düşünürüz. Size şimdi daha fazla seyahat etmeniz için ilham vermek ve bunu, beklediğiniz inanç sıçramasını yapabilmeniz için seyahat etmenin faydalarını irdeleyeceğim.
“Seyahat etmek, kendi içine bir yolculuk yapmaktır” demişti Amerikan aktör Danny Kaye.
Seyahat etmek, hafiflememizi sağlayan bir yatırımdır. Seyahat ederken, anavatanınızda her zaman yaşadığınızdan daha fazla yeni insan, kültür ve yaşam tarzına maruz kalırsınız. Yaşamınızdaki tüm yeniliklerle birlikte, genellikle insanlara yaşamları için yeni bir amaç veren yeni iç görülere, dünyayı görme ve yaşama yollarına da açılırsınız. Amacınızın ne olduğu, hayatınızla ne yapmak istediğiniz, takip etmek istediğiniz kariyer veya eğitim yolu konusunda sıkışıp kalmış hissediyorsanız, bunlardan kurtulmanın en iyi çaresi yola koyulmaktır. Bu kendi içinde kayboluşları ve de varoluşları sağlayacaktır. Bu yüzden seyahat etmek, sahip olduklarımızın değerini gerçekten takdir etmemizi sağlıyor.
“Eve gelip başını eski, tanıdık yastığına koyana kadar kimse seyahat etmenin ne kadar güzel olduğunu anlayamaz” diye yazmıştı Çinli yazar Lin Yutang.
Ne kadar çok seyahat edersek, büyüdüğümüz kasaba, şehir ve hatta ülkeden çok daha fazlası olduğunu o kadar çok anlarız; evimizin dünya, bu gezegen olduğunu anlıyor ve nasıl uyumlu bir şekilde yaşayabileceğimizin ve birbirimizi destekleyebileceğimizin bilincine varıyoruz.
Dünya hakkında gerçekte ne kadar az şey bildiğinizi fark edeceksiniz.
“Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler sadece bir sayfasını okur” demişti Filozof Aziz Augustine.
Seyahat ederken, dünya hakkında duyduğumuz bazı şeylerin, sonunda bize aşılanan ve inanmaya şartlandırılan şeylerden çok farklı olduğunu fark edebiliriz. Dağıtılan ilk mitlerin çoğu genellikle seyahatin kendisiyle ilgilidir. Bir zamanlar bunun çok pahalı ve tehlikeli olduğunu düşünmüş olabileceğiniz bir yerde, aslında dünyayı dolaşarak yaşam tarzı harcamalarınızda evde yaşamaktan daha fazla tasarruf edebileceğinizi fark edebilirsiniz. Bunun ötesinde, keşfettiğiniz her yer, tanıştığınız her insan ve deneyimlediğiniz her kültür ile öğreneceğiniz koca bir dünya var.
Yolculuk önyargı, korku ve at görüşlülük için panzehirdir. Yol bize insanlarla ilişki kurabilme konusunda daha becerikli olmamıza katkı sağlar. Yola koyulmak katettiğiniz mesafeyle alakalı değildir, yaşam heybenize ne kattığınızla alakalıdır
“Belki seyahat yalnız başına insanlığın bağnazlığını engelleyemez, ancak tüm insanların ağladığını, güldüğünü, yemek yediğini, endişelendiğini ve öldüğünü göstererek, birbirimizi anlamaya çalışırsak arkadaş bile olabileceğimiz fikrini getirebilir” diye yazmıştı Maya Angelou.
Benzer ihtiyaçları nasıl paylaştığımızı, evimize bakış açımızın nasıl genişlediğini ve farklı geçmişlerden ve kültürlerden insanlarla nasıl yakın arkadaş olduğumuzu fark ettiğimizde, hepimizin nasıl birbirimize bağlı olduğunu fark etmeye başlarız. Bu farkındalık durumu, bilinçte bir sıçramadır ve bununla kastettiğim, dünyayı, yaşam deneyimini ve kendimizi algılama biçiminin hatlarını belirler.
Cesur ve tadı ömrünüzce damağınızda kalacak bir maceranın başlangıcıdır yola koyulmak. O yolda kaybolmak (olumsuzluk anlamına gelmiyor) yeni bir dünyanın içine kaybolarak girmiş olur ve işte asıl macera o kayboluşla başlamış olur. Yaptıklarınızdan çok yapamadıklarınız için üzülmemek adına yola çıkmak gerek. Bize bahşedilen bu hayat harika bir hediye. Gerçekten öyle ve seyahat ettikçe dünyayı ve hayatı daha fazla deneyimledikçe, keyif aldığımız tüm güzel anlar ve onları paylaştığımız insanlar için genellikle şükran ve takdirle taltif ediliyoruz. Çoğu zaman, bu, ölüm döşeğimize gelene kadar pişmanlıklar biriktirmek yerine, hala enerjiyle yaşarken, şu andan itibaren deneyimleyebileceğimiz ve harekete geçebileceğimizin farkına varmamızdır. “Keşke yapsaydım” diyene kadar beklemek yerine, “iyi ki yapmışım” diyebilmektir yola koyulmak.